Türkiye’de ve dünyada gerek eğitim ve akademi dünyasına yönelik eğitimlerinde ve konferanslarında ve görsel sahne sanatsal çalışmalarında Dünya Barışı, Çatışma Çözümü, Bilişsel ve Davranışsal Farkındalığı yüksek İletişim, Sürdürülebilirlik ve İnsan Hatası Önleme, Değerlere Dayalı Sürdürülebilir Yaşamlar, gibi konuları işlemektedir.
Çiğdem Yorgancıoğlu. Yorgancıoğlu’nun sinema İzleyici konumundaki dünyasından, Sinema dünyasının yapım üretim tanıtım ve kritikleri yolculuğuna geçişinin hikaysei ise şöyle. 80 lerin sonunda Boğaziçi Üniversitesi ‘nde okuduğu yılların yaz dönemi Yönetmen Yusuf Kurçenli ve bağlı olduğu film şirketi ile ve 1990 ‘da Tarık Akan’ın başrolde yer aldığı film Blackout Nights Karartma Gecelerinin Dünya Film festivallerine gönderilmesiyle ilgili tüm koordinasyon ve yazışmalarla başladı. Venice Film Festival, Valladolid Film Festival, Spain gibi pek çok ödüllü film organizasyonu ile yurtdışı istişareler yazışmalar filmlerin gönderiminin koordinasyonu aşamalarında yer aldı. İlk başta izlediği kült Rus Filmleri ve İtalyan Festival Filmleri ile başladı film kritikleri. eleştirmeye başama adımları. Daha sonra , sinemaya dair eleştirel okumaları. Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı -TÜRSAK’ ta eğitimlerini ilk başta 1996’da Türkiye’nin sinema eleştirmeni duayeni Attila Dorsay’dan aldı. Sinema Öğretmenleri arasında Hüseyin Kuzu (Senaryo Eğitimi) Uğur İçbak (Görüntü Yönetmenliği-Işık Bilgisi) gibi kıymetli isimler de vardı.. Sertifikasının altındaki imza sanatçı ve ö dönem TÜRSAK Yön. Kur başkanı olan Müjde Ari idi.
Yorgancioglu Gezdiği 107 ülkede çeşitli film festivallerinde ve gösterim izlemelerinde yerel ve ulusal basında sıradışı detaylar içeren “acaba” kritikleri ile yer yer aldı Almadovar’ın Filmlerine dair film okumaları haftalarca farklı çalışmalarda yer aldı. Ulyse’in bakışı filmi için anlatımları oluşturması yaklaşık 4 ayını aldı.
Şu anda Ekonomist eğitmen dünya gezgini sanatçı Cigdem Yorgancioglu Eğitimlerinde ve Kişisel gelişim atölyelerinde film okumaları ile öğrenme konusunda kendi özgün eğitim yaklaşımları çerçevesinde Çiğdem Yorgancıoğlu MIM CHI 360 ve Chi Lange Challenge CLC 360 Eğitim farklı çalışmalar yapmaktadır .Sanatçının Artshop Yayıncılık tarafından Türkçe İngilizce dilindeki son siirsel dildeki Eğitim materyali olan kitabu Sürdürülebilirlik Su kıtlığı gibi konulara da dikkat çekmektedir. Ve Çiğdem yorgancıoğlu bu son kitabının önsöz uvertür bölümünde sözlere yer vermiştir.
“UVERTÜRBeşeri bilimler ve sosyal bilimler, Modern İnsanın durumunu her geçen gün farklı şekillerde açıklamaya çalışıyor.Yeni nesil ise her daim kendi teknolojik inovasyonu, yeniliği, hakimiyetini, yönetişimi ve sosyo ekonomisini bugüne getirerek Modern Çağın, Modern insanını yenidenn inşa ediyor ve ibir yandan inşa ederken bir yandan da kendisi bozuyor, yıkıyor. Modern çağda insanlık, hem kendi hem de tarihin yükünü sırtlamış halde. Dünyamız ve içindekiler düzen ve kaos arasındaki ahengi bozan öylesine bir döngüye kapılmış ki, anlam arayışları içinde anlam yitimine kimi zaman kelimeler izaha yetmiyor. Belki şiirdir diyorum kalbe ve zihne açılan kapı. Belki şiirimsi esintilerdir diyorum itirazıma ses verecek gönüllere giden yolun adı.”
Sabancı Vakfı Kısa Film Yarışması Ödül Gecesi
İlham veren hikayelerin toplumla paylaşılmasıylamümkün olacağı anlayışıyla çok sayıda faaliyeti destekleyen Sabancı Vakfı, Kısa Film Yarışması’nı 8 yıldır düzenlenmekte Yarışma ile sinemanın yaratıcı bakış açısından, etki gücünden yararlanarak toplumsal konularda farkındalık yaratmayı hedefleyen vakıf, bu kapsamda her yıl toplumda farkındalık ve ortak bir bilinç uyandıracak bir tema belirliyor. Önceki senelerde “Mülteci Kadınlar”, “Çocuk İşçiler”,“Ayrımcılık”, “Dijital Yalnızlık”, “Değişen İklimler, Değişen Hayatlar”, “YeniDünyada Yeni Meslekler”, ‘’Ne Eğitimde Ne İstihdamda Yer Alan Genç Kadınlar’’temalarıyla tertiplenen yarışmanın bu sene merkezinde “Su Krizi” vardı “Kısacası Susuzluk Çekiyoruz” sloganı ile Sabancı Center’da Yarışma Ödüllerinin verildiği bir gece gerçekleşti.
Kısacası Susuzluk Çekiyoruz” sloganıyla Sabancı Vakfı tarafından “Su Krizi” temasıyla tertiplenen . Kısa Film Yarışması Türkiye’nin 23 şehrinden 163 kısa film arasındaki finalistler arasındayken (Finale kalan eserler arasında, Mehmet Gürü Avcu’nun “Antroposen”, Eren Halıcı’nın “Bir Gün Daha”, Ersin Coşkunkanlıgil İn “Bir Varmış Bir Yokmuş”, Umut Kırcalı’nın “CRP”, Güllü Duman Yegen ve Mehmet Gültekin’in “Düş”, Can Yeşiloğlu nun “Düşlerdeki Hayat”, Evrim İnci’nin “Mimas”, Mert İnan’ın “Son Fide”, Cihan Yıldırım’ın “Sona Doğru”, Sinan Kaldan’ın “Vahşi”, Gülşah Erdur Un “Yapboz” ve Ömer Faruk İlhan’ın “Yevmiye” yapımları ) idi. Birinciliğe layık görülen Can Yeşiloğlu İzmir’de doğdu. Sürrealist Eylem Türkiye, Periferi Kolektif gibi sanat merkezli oluşumların kurucu üyeliğini yaptı. Resim, illüstrasyon, animasyon ve disiplinlerarası üretimleriyle pek çok sergi ve organizasyona katıldı. İki kişisel sergi açtı. 2020 yılında ilk kısa animasyon filmi Hayır! ile 5. Sabancı Vakfı Kısa Film Yarışması’nda mansiyon ödülüne layık görüldü ve birçok gösterime katıldı.
Ödül töreninde Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, yarışmanın amacının toplumsal meselelere dikkat çekmenin yanısıra genç sanatçılara destek olmak olduğunu belirtti.
Ödül Alan Filmler ve Yönetmenlerine baktığımızda Birincilik Ödülü’nün “Düşlerdeki Hayat” ile Resim, illüstrasyon, animasyon ve disiplinlerarası üretimleriyle pek çok sergi ve organizasyona katılmış olan Can Yeşiloğlu’na, verildiğini izledik. İkincilik Ödülünün “Sona Doğru” ile Cihan Yıldırım’a Üçüncülük Ödülü’nün “Antroposen” ile Mehmet Gürü Avcu’ya Mansiyon Ödülünün “Vahşi” ile– Sinan Kaldan’a Sosyal Etki Ödülünün ise : “Sona Doğru” ile Cihan Yıldırım’a Avrupa Film Akademisi (EFA) Başkanı, yapımcı ve yazar Mike Downey tarafından , verilmesinin ardından etkinlik aile fotoğrafının da çekimi ardından fuayedeki kokteyl ile sonlandı. Kokteyl sırasında sanatçılarla etkileşimlerden izler kaldı geriye.
Sergi’nin davetlilerinden biri de dünya gezgini sıradışı bir film okuyucusu eğitmen sanatçı Çiğdem Yorgancıoğlu idi. Yaptığı sözlü açıklamalarda etkinliğe neden iyi ki katılmışım demesini şöyle açıklıyor. Atık suların yeniden kullanıma sokulmadıkça, tarımda ilkel sulamanin yerini yüksek teknoloji kullanılmadığı sürece, kırmızı et tüketimi azalmaz ve su israf edilmeye devam ederse Pentagon’un bir raporunda 2033’senesi 3 milyar insanın su sıkıntısı yaşayacağına işaret etmekte . Aynı rapor küresel istikrar ve güvenliğin temellerini sarsacak olan bazı çatışmaların ana sebebinin susuzluk olacağına ilişkin tahminlere de yer vermis. .BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 6, “herkes için temiz su ve sanitasyon” ile ilgilidir. Birleşmiş Milletler 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefinden biri olan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 6, “herkes için temiz su ve sanitasyon” ile ilgilidir. Eğitim ve konferanslarda sıkça vurgu yaptığımız referans noktalarından biri. Temanın seçimi ile ilgili sadece şunları söylesek yeter .Çeşitli veriler doğrultusunda Dünyada 2 milyar civarında insan temiz içme suyu kaynaklarına erişemiyor. Her sene 1,4 milyon kişi ise güvenli olmayan içme suyu ve sanitasyon eksikliği nedeniyle hayatını kaybediyor. Dünya Su Stresi Haritası’na (WRI) göre 2040 senesi Türkiye’nin , su kıtlığından en fazla etkilenecek ülkelerden biri haline geleceğini işaret ediyor Etkinliğin ardından çeşitli haber ajanslarına verdiği açıklamalarda Çiğdem Yorgancıoğlu şu sözlere yer verdi. Her ne kadar hayata gözlerini kapamış ve bu dünyadan dar-ı bekaya göçmüş de olsa (Ruhu şad olsun) Hacı Ömer Sabancı “Butopraklardan kazandıklarımızı bu toprakların insanları ile paylaşmak”ilkesinin uzantıları ile yaşıyor ve yaşatılmakta. u ilkeyi kuruluş felsefesi olarak benimseyen Sabancı Vakfı, 40 yılı aşkın süredir insan sevgisiyle ve topluma daha fazla yarar sağlama hedefiyle faaliyetlerini kararlı bir şekilde sürdürmekte. Bütün Bireylerin haklardan eşit istifadesine imkan tanıyan bir toplum için çalışan Vakıf, eğitime,kültürel,sanatsal ve toplumsal gelişmeye katkıda bulunma yolunda hedefine doğru attığı adımlardan biri idi Sabancı Vakfı’nın “Kısa Film Uzun Etki” sloganıyla ve toplumsal soruna sinema yoluyla farkındalık kazandırmak ve dönüştürücü etkisinden faydalanmak gayesiyle bu sene sekizinci nin tertiplediği bu katıldığım için iyi ki dediğim Kısa Film Yarışması. Avrupa Film Akademisi (EFA) Başkanı, yapımcı ve yazar Mike Downey ‘de burada n e güzel. Bu yarışmanın kazananları salondaki izleyicilere farkındalıklarınıarttırmanın yanısıra duyarlı ve duygusal anlar da yaşattı.
Birincilik ödülü “Düşlerdeki Hayat” filmiyle yönetmen CanYeşiloğlu’nun filmi ise terim yerinde ise zülfiyare dokundu . Jüriyi de tebrik ederim hepsi birbirinden özgün, güzel,değerli eserler arasında anlamlı bir güzel sıralaması yakaladığı için. Filmin içine almıştı bir su damlası bir gözyaşı bütün olmuştu. başkahraman göçmen kuşun gözyaşı gibi. Anlatılmak istenen hikaye ile yönetmen arasında tutarsız bir duygu ve samimiyet boşluğu olmaması benim için en sevindirici unsurlardan biri idi. Sadece Kısa film alanında değil Türk Animasyonunda değerlere dayalı özgün ve özgür, naif ve bir o kadar çarpıcı ve keskin sinema anlatım dilinde yeni,parlak ve umut verici bir soluk. Hareket yakalama teknolojisi, real-time animasyon; (AR) artırılmış gerçeklik , VR sanal gerçeklik ve birbirleriyle entegrasyonları Holografik animasyon ve üç boyutlu görüntüleme; sürekli gelişen teknolojiyle başbaşa aslında animasyon dünyası, yeni nesil animasyon trendleri, interaktif animasyonlar, izleyici ile etkileşimli animasyon teknolojileri hepsi giderek katlanarak büyüyor gelişiyor dönüşüyor. Eminim daha pek çok projede önemli katkılar ve başarılar yakalayacaktır. Kısaca sususuz kısaca su yoksa hayat yok kısaca yeşilsiz!.
Kendimiz ve gelecek nesiller için daha güzel bir dünya yaratma konusunda üzerimize düşeni yapma konusunda kolektif bir sorumluluğu paylaşmaya hazırsak düşlerdeki hayat bize yakın. Tabiatı ve canlılığı i korumak, sosyal sorumluluk sahibi olmak , bu sorunlara nasıl yol açtığımızla da doğrudan yüzleşmemizi gerektiriyor bu yolda her bir film son derece güzel ve farkındalık arttırıcı.
Sinema Eleştirmeni Çiğdem YORGANCIOĞLU SABANCI KISA FİLMİ ‘nde yarışma birincisinin eserine dair tek cümle özetini şöyle yorumluyor.
Yeşiloğlu’ndan yeşilini yaprağını dökmeyen harika bir içerik bu film.
Çiğdem Yorgancıoğlu’nun, Can Yeşiloğlu Nun birincilik ödülüne layık görülen “DÜŞLERDEKİ HAYAT” filmle ilgili değerlendirmelerinden bazıl açıklamalarından kesitler ise şöyle oldu.
EĞİTİM DÖKÜMANI GİBİ-YEŞİLOĞLU’NDAN YEŞİL YAPRAĞINI DÖKMEYEN BİR EVERGREEN CONTENT BU FİLM
Benim açımdan bakıldığında 3 dakika 58 saniyede insanın zihnine, yüreğine farkındalığına vicdanına tam bir nokta atışı. Son kitabımla birlikte sürdürülebilirliği işlediğim kendi hazırladığım ve naklettiğim sürdürülebilirlik farkındalık konulu eğitimlerde,film okuma günlerinde, sanatçı izni de olursa.Hatta sonrasında kanunun da izin verdiği ölçüde ,yine sanatçı rızası ile kısa filmi telif haklarına zarar vermeksizin,kendi içeriğimi ve anlatımlı katarak göstermek ve üzerine konuşmak, farklı ilhamların oluşmasına aracılık etmek isterim. Benim için sadece başarılı bir kısa film değil aynı zamanda bir “evergreen content bu film. Diiyorum ya Yeşiloğlu’ndan yeşilini yaprağını dökmeyen içerik diye. İşte anlamı bu. Animasyonlar da dahil olmak üzere ,gelecekteki gerçekliğe dair distopik filmlerde ekseriya sarkastik ve alaycı sinema dili kullanılırken Can Yeşiloğlu bu olguyu bambaşka bir yerden okumuş bu da onu oldukça özgün kılıyor. Filmde de görüldüğü gibi ” su yoksa hayat yok” Film su gibi akıp geçiyor içimizden içimize işliyor.
ODAKTAN KOPMAYAN YALIN NAİF VE KESKİN BİR DÜŞSEL ANLATIM DİLİNİN BERRAKLIĞI
Distopik filmlerin çoğunda rastlanan, sürekli göz altında tutulan sistemin hegemonik yapısına atıf yapan, tekelci kapitalizm, despot yönetim otokratik totaliter yönetim çağrışımı yapan kafayı ana tema dan çıkaracak bulandıracak, YA DA İDEOLOJİ DAYATMASI yaparak meseleyi dallandırıp budaklandıracak gereksiz hiçbir öge ve görüntü ve abartılı kamera hareketleri yok. Bununla beraber gözetim toplumu çağrışımı veren, az da olsa 1984’ün Big Brother İs Watching You çağrışımlarını hatırlatan bir göz kamera daha filmin ilk sekansında izleyiciye göz kırpıyor. Belki o göz filmin son sekansındaki düşsel sahnede göz kırpan geçiş.
Sabancı Center ‘da etkinlik esasında ödül töreni sonrası Yeşiloğlu ile ilk görüşüp tebrik sonrası filme dair ve filmin çeşitli aşamalarında sanatçıların iş birlikteliğine ve edindikleri farkındalıklara dair bir çok soru istedim ama bir yandan da zaferinin tadını çıkarırken kendi payımı büyütmek istemedim. Çalışmalarına dair kendisi ile diyalog halinde kalmaya devamında başka sorularımın yanıtlarını da ilerleyen günlerde paylaşacağım sizlerle.
KURAKLIK VE ÇÖL
“Su yoksa hayat yok” sloganıyla açılıyor film. İlk anda kendi görsel imgeleminde ikonik çağrışımla. Bir çift ikili yıldızın yörüngesinde dönen ve ikili gün batımının yaşandığı, insan yerleşimcilerin yanısıra çeşitli başka yaşam formlarının yaşadığı bej rengi tonlarının hakim olduğu StarWars’un uçsuz bucaksız ıssız Tatooine adlı kurgusal çöl gezegeninde kendimi C-3PO ve R2-D2 adlı iki robota bu filmi izlemeye davet ediyormuşum gibi hissettim. Üçlünün 1977 yapımı New Hope filmindeki A NEW HOPE Clip – “Droids in Tatooine” (1977) videosunun bir bölümü
Bu arada Star Wars Sezon 1, 2 ve 3’te Obi-Wan Kenobi’yi kim konuşuyordu diye de kar suyu kaçırayım kulaklarınıza. Hani Sabancı Holding Yönetim Kurulu ve Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı yarışmayı sunan Yekta Kopan’a teşekkürlerle başlamıştı ya programdaki kendi bölümünün ilk dakikalarına. işte O isim idi Star Wars karakterine ses veren. Obi-Wan Kenobi’yseslendiren. Kopan’ın ilk kez değildi bu geleneksel Sabancı Film Festivalindeki katkısı.
Cacotopia -Distopya
Bir kaç canlı da olmasa Sanki şalteri kapatılmış insansız bir kasaba filmin açılış sekansındaki arabalarda robotlar mı var ? Televizyon , Açılış sekansı,i roller coaster enerjiyi hangi enerji kaynağından alıyor acaba dedim önce. Bu arada İnsansızlık belli bir göç olduğu fikrini hakim kılarken kasabanın yakınında canlılık su kıtlığına ragmen bir şekilde devam ettiği için yaşanan ve insanları göçe sürükleyen felaketin Nükleer bir felaket olmadığı çağrıştırıyor. Bir iklim göçü kuvvetle muhtemel ana tema ile de örtüşen bağlamsallığı var.film ilerledikçe resi bütünleniyor
SON DAKİKA HABER – BREAKING NEWS SU ÇALAN HIRSIZ YAKALANDI
Bir sonraki planda Açık TV’ ye yan dönmüş pencereden dışarıyı izleyen ve bir kaç kez mırıldama sesi duyulan kedinin önünden geçerken bulunduğu mekandaki yayını açık TV distopik “Son Dakika haber” görüntülerde “Su Çalan hırsız yakalandı” şeklindeki anlatım dili seçimini imgesini çok çarpıcı buldum. Bu meyanda o sekansta sağ üst köşede, bir sonraki planda ekranda gözükecek açık ağzında bir damla su olmayarak görüntüye gelecek balık heykeli var. Bu ekranda ana haberlerde görünen görüntünün çağrışımı ile, katastrofik distopik görüntüleri konu edinen filmleri ekonomik çıkar ve gişe rekorları için topluma sunmanın garabet vaziyetine de eleştirel vurgu olma ihtimalini son derece anlamlı ,ucu açık ve tam olarak kara mizaha dönmemiş kritik bir yaklaşım olarak algıladım. Acaba öyle miydi ? Düşsel masalımsı son sekansta aynı balık ekranın sol bölümüne yerleşmiş özel bir anlamı var mı bilmiyorum sağda merkezde ve sol alt köşede olmasının belki bir özel anlamı olabilir. Acaba kritik seçkileri bu kesitler.
KASABA NEDEN ISSIZ KIYAMET MI KOPMUŞ GELİYOR AKLA İLK OYSA SU KITLIĞI VE İKLİM GÖÇÜ
İnsansızlık belli bir göç olduğu fikrini hakim kılarken kasabanın yakınında canlılık su kıtlığına ragmen bir şekilde devam ettiği için yaşanan ve insanları göçe sürükleyen felaketin Nükleer bir felaket ya da bir asteroidin çarpması olmadığını çağrıştırıyor. Tam bir kıyamet sonrası diyemiyoruz fakat bundan emin de olamayız tarihsel olarak gerilere gittiğimizde farklı canlı türlerinin neslinin tükenirse yaşam belirtilerinin daima var olduğunu dair kanıtlarla aldık eğitimlerimizi, böyle şekillendirdik tarihsel ve bilimsel okumalarımızı. Kuraklık yüzünden bir göç teması hakim hale geliyor. Kısaca bir iklim göçü.
Bu filmleri izlerken edilgen bir izleyici gibi yerinde duramıyor insan kıpırdanıyor büyük resmi görüp üzerine düşününce daha da ,rahatsız hissediyor insan. Sorular sormak istedim ilk önce sanatçıya, sanatçılara…
Örneğin ödüllü “Obruk” filmine bakınca mısırın ne kadar su tüketimi üzerine düşündünüz mü, gibi sorular su tüketimin arttığı ya da vahşi sulama hakkında siz deo film sayesinde farklı içgörüler kazandınız, sanatçılar arasında projenin hazırlanması sırasındaki etkileşimler nasıldı? ya da yine ödüllü Antroposen filminde Hasankeyf’in sular altında kalması neticesinde soyu tükendiğine dikkat çekilen Kaplan sazanı ve endemik türler belki o konuda da daha fazla bilme ve merak arzunuzu ve beraberinde hassasiyetinizi arttırdı ya da ılısu barajının olduğu bölgede ayağından asılı tavşan ve çeşitli soyu tükene canlıyı çizen birinin dökümante hale getirilmiş filmini izlerken vicdanlı bir insanın nasıl yüreği titremesin ki.
Kısaca iyi ki bu projedeyim ben de ne çok şey öğrendim farkına vardım ve sizde en çok iz bırakan hassasiyet noktasını tek kelimeye indirseydiniz bu ne olurdu. Bu sorularla ve yanıtları ile ilgili izlenimleri önümüzdeki günler muhakkak anlatacağım. Teşekkür ederim.
YARIŞMA JÜRİSİNDE yer alan OYUNCU SANATÇI SALİH BADEMCİ ‘ye dair de sanatçı YORGANCIOĞLU şunları söyledi
Jüride film eleştirmeni Alin Taşçıyan, oyuncu sanatçılar Salih Bademci ve Tilbe Saran, yapımcı Jamillah Van Der Lust Hulst, senaryo danışmanı Suzanne Pradel bulunuyordu. Sosyal Etki Jürisi ise Gazeteci Nilay Örnek, Mimar Özgül Öztürk ve Sosyal Girişimci Yasemin Kırkağaçlıoğlu vardı.
İstanbul Medipol Üniversitesi ve Gençler İçin İyilik Derneği işbirliği ile düzenlenen “Geleceğimin Sorumluluğu; Yaşama Sanatı” başlıklı yarışmada ‘Yılın Enleri’ne ödülleri verildiği ve kendisinin en iyi erkek oyuncu seçildiğinde anlamıştım sosyal sorumluluk projelerinin içinde ve sürdürülebilirlik alanlarında olacağını yanılmamışım onu ilk izlediğim farkettiğim an “Öyle Bir Geçer Zaman Ki” deki oyunculuk başarısıdır. şimdilerde #dilektaşı dizisinde. Bugün Jürideydi ve başarılı yönetmene mansiyon ödülünü takdim etti güzel yürek.